SABETAYİZM HAKKINDA ARAŞTIRMALAR -1
Selaniklilerin
önyargısız ve antisemit gerçek hikâyesini öğrenmek için İslam Ansiklopedisi’nin
ilgili maddesi ve İbrahim Alâeddin Gövsa’nın “Sabetaycılık” kitabının
rehberliğinde sizi bir mezarlık ziyaretine davet ediyoruz. Bülbürderesi –
Fevziye Hatun Cami’sinin avlusundan başlayarak, Fıstık ağacına kadar tırmanan
yokuşun sağında özel bir mezarlık bu. Sadece geçmişini unutmayan, seçkin
ailelerin gömüldüğü bir mezarlık.
Kimler yatmıyor ki
burada… Azra Erhat orada, Yusuf Atılgan orada, “İzmir’de Yunan’a ilk kurşunu
atan Hasan Tahsin de orada.” Meşrutiyette ve Cumhuriyette sanatta, sinemada,
basında, memurlukta, devlet kademelerinde, tekstilde, tütün ticaretinde,
külliyen ithalatta başı çeken ünlü aileler de burada yatıyor. İpekçiler,
Dilberler, Bezmenler… Mısırlı, Bilgin, Kaptana, (Kâtibi Umumi Mithat Şükrü)
Bleda, Boran, İrişik, Telci, Ogan, Duhani, Öğütmen, Kapancı ve soyadı ünlü olan
veya olmayan birçok sabetayist ailelerinin yedi ceddi bu mezarlıkta yatıyor.
Mezar taşlarının
hemen, hemen hepsi resimli Kahverengi – beyaz sepya fotoğrafların çoğunda “Foto
Osman Hasan” imzası okunuyor. 1930-1950 yılları arasında çok misafir kabul
etmiş bir mezarlık bu. Şimdilerde yılda bir gömüleni ya var ya da yok denecek
kadar az. Selanik’ten, Şam’dan, İzmir’den, Mısır’dan, gelip de orta hallileri
Selamsız, Fıstık ağacı, Bağlarbaşı gibi Üsküdar’ın iç semtlerini mesken tutan,
zenginleri ise, Bakırköy, Nişantaşı, Teşvikiye’de takılan “Dönmelere ait bir
mezarlık bu.” Kitabeti de hitabeti de farklı, “Fatiha” talep etmeye, şekli şemalı
olmayan, fotoğraflı bir mezarlık. Sabetaycılık tarihinin tükenmiş bir tarikatı
yatıyor burada. 300 yıllık bir tarih uyuyor.
Selanik mezarlığına
Şeyh Mahmud Hüdai hazretlerinin müridi, 1627 tarihli “Asadar Baba” yatırına
selam verilerek giriliyor. Mezarlığın altından yukarı doğru tırmanan yokuşun
adı da Selanikliler Sokağı.
Mezar taşlarının
çoğunda şu yazı yazıyor: “Sakladım, söylemedim derdimi, gizli uyuttum” ve
kitabeleri genellikle “Ey zair (ziyaretçi) ben Selanikli falanca… şeklinde
başlıyor. Kimilerinde ölünün mesleğini temsil eden semboller kazınmış. Gemi
çapası, berber makası, pergel, makas, kalem, kâğıt. Kimilerinde ise: kelebek,
pancar, kırlangıç, yılan, buhurdanlık motifleri işlenmiş. Bir tanesi var ki,
sigara paketi şeklinde: “Dumanla karışık nefesin, bırakamadın sanki sevgilin,
şimdi artık yanında, dostun sigara senin. Nur içinde yat sevgili Güzekin.” Bir
başka mezar taşından ise, Selaniklilerin kültür düzeyini, ticari hedeflerini,
aile ideallerini gösteren acıklı bir roman yazıyor gibi. (Aynen aktarıyoruz)
“Hayatım birçok hastalıkların ıstırabına göğüs gererek mütemadi çalışmakla
geçti. İngiliz, Fransız, Alman lisanlarını edebiyatına vakıf olarak öğrendim.
Manchester’da büyük babamızdan tevarüs ettiğimiz ticari mevkii pek az zaman
sonra kardeşim Nuri’ye terk ettim. Muvaffak yatımın varisi hakiki olan Nuri
ailemi yükseltti. Ben 22 yaşında Selanik topraklarında gömüldüm. Şimdi
kemiklerim bile kalmadı. İsmimi yâd için Nuri’nin mezarına resmimi koydular. Babam
kardeşlerim Hüsnü ve Nuri’nin kemiklerini benim de resmimi sinesinde taşıyor”
Bugüne kadar Türk
sandığımız bir kahraman da meğer bir dönmeymiş. İzmir’de işgalci düşmana ilk
kurşun atan hürriyet kahramanı mukaddes şehit gazeteci “Osman Nevres (Hasan Tahsin)
de burada yatıyor.
Bazı mezarlar heykel
güzelliğinde, bazıları ise çok pahalı. Mesela 15 yıl önce gömülen “Osman Yümnü
Mısırlı’nın” mezarı. “Muharrir Selanikli Tevfik” bütçesine göre daha makul bir
mezarlıkta. Yazgan ailesi, Atamanlar yukarılarda, Asırdide sedirlerin
altındalar. Karanfil ailesi, Hatice Atiye-Suzi Bleda, Jale Dilber hiç
yıkılmayacak zannıyla yapılmış şık mezarlarında komşuluk ediyorlar.
Peki, kimdir bu
dönmeler? Ne kadar Yahudi ne kadar Müslüman bir cemaat bu? Duaları, ibadetleri,
inanışları nedir? Bu sır, bu gizlilik, bu esrarengiz hava niye? 17.asırdan
itibaren bilhassa İzmir ve Selanik’te yaşayan (genellikle ege bölgesi) Müslüman
adı ve kıyafetleriyle dolaşan gizli Müslüman – Yahudi cemaati üyelerine,
Osmanlı Türkleri tarafından, din değiştirdiklerini başlarına kakmak için
“Dönme” denmiş. Bu lafı lisanına yakıştıramayanlar ise nezaket kastı ile onlara
“Avdeti” derlermiş. Bu kelime de dönme demek.
Bir meczup: Sabetay
Sevi bu gizli mezhep, İzmir’de Türkler arasında Kara – Menteş lakabıyla anılan
İspanyalı muhacir Yahudi Modehay Sebi oğlu Sabetay Sevi tarafından kuruldu.
Hahamlık tahsil ederken “Zohar” yorumuyla “Kabala” adı altında toplanan
teosofik fikirlere merak sardıran bu genç Yahudi. O asırda zuhuru beklenen
Mesih’in kendisi olduğu iddiasıyla ortaya çıkmış ve İzmir’de 1648 senesinde
Mesihliğini ilan etmişse de, bu iddiasında fazla ısrar etmemiş. Fakat Mısır,
Kudüs ve Atina’ya yaptığı bir geziden soran 1666’da Mesihliğini tekrar ilan
etmişti. İzmir Yahudilerinden etrafında pek çok taraftar toplanmış ve şöhreti
bir taraftan Budin’e, Lehistan’a diğer taraftan ise Almanya Hollanda, İngiltere
ve İtalya’ya kadar yayılmıştı. Hatta İran’a kadar varan bu şöhret ve nüfuz,
acem Yahudileri arasında bile bir hareket uyandırmış ve onlar: “Bizim mesihimiz
geldi, artık toprak bellemeyiz” diye ayaklanmışlardır.
Musevi inanış ve ibadetinde
farklar yapmaya kalkışan bu hahamın hareketini İstanbul Hahambaşılığı hoş
görmeyerek, kendisini aforoz etmeye ve hatta bir rivayete göre öldürtmeye
kalkışmış ve diğer taraftan Yahudilerin her gün ki dualarında padişahın adı
geçen fıkrayı, “Padişahlar padişahı” ve “Davud’un oğlu Süleyman” şeklinde
değiştirmesi Osmanlı hükümetinin de dikkatin çekmiş ve genç haham ancak bundan
sonra takibe alınmıştı.
İzmir Yahudileri arasında
türlü kargaşalara neden olan bu hahamı Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa
önce İstanbul’a getirip hapsetti. Burada da faaliyetini sürdürünce Çanakkale’ye
naklettirip Kumkale’de (Abydos) kalebend etti. Ama bu defa da Kumkale’ye
Avrupa’nın çeşitli yerlerinden ziyaretçi akını başladı.
İkinci bir Mesih olmak
iddiasıyla Kumkale’ye gelen ve uzun münakaşalardan sonra fikrini kabul
ettiremeyen Nehemya Cohen adlı bir Lehli Haham, Sabetay’ı fesatçılık töhmetiyle
hükümete ihbar etti. Bunun üzerine Sabetay Edirne’ye getirilmiş ve IV.
Mehmed’in “kafes arkasından” iştirak ettiği bir divanda Sadaret Kaymakamı ve
Şeyhülislamı tarafından, Moşe ben Rephael Efendi’nin tercümanlığında
sorgulandı.
Hakkında ileri sürülen
ithamları reddetmiş ve İslamiyet’i kabul etmek veya idam olunmak arasında
tercih yapmak zorunda bırakılınca Müslüman olmuş ve Mehmed Efendi’nin adını
almıştı. Kendisine 150 akçe kapı ortası tekaüdü ihsan edildiği gibi Müslüman
olan arkadaşına da çavuşluk rütbesi verilmişti.
Sorgulama sırasında ki hazır
cevaplığı, dilbazlığı ve cesaretiyle padişahı bile etkilemişti. Bu yüzden olsa
gerek Edirne Saray’ına yerleştirildi. Artık Mehmed (Aziz) Efendi ismini taşıyan
Sabetay: Vanizade Mehmed Efendi’den İslam’ı öğrenirken eski kanaatlerinden de
vazgeçmiş değildi. Hiçbir zamanda vazgeçmedi. Ülkenin uzak köşelerinden,
Kudüs’ten, Şam’dan, Bağdat’dan gelip ona katılan Yahudiler vardı. Padişah her
nedense, Sabetay’ın faaliyetini genişletmesine ve havralarda vaaz etmesine göz
yumuyordu.
Ona inananlar kendisine alenen
Mesih gibi tapmaya cesaret edemeyerek, Müslüman kisvesine bürünmeyi uygun
görüyorlardı. Esasen Sabetay’ın 18 emirinden 16.sında “Göz boyamak için Müslüman gibi görünmek
lüzumu” tavsiye edilmişti. Bir müddet sonra Hahambaşılığın da bastırmasıyla
Sabetay’ın propagandadan men edilerek, İstanbul’a çağrıldığı ve Kuruçeşme’de
ikamet zorlandığı biliniyor.
Buradan sonra Kâğıthane’de
bir yere gizlene Sabetay, yine Yahudilerin şikâyeti üzerine, Arnavutluk’ta
Berat şehrine sürülmüş ve beş sene yaşıdığı bu şehirde veya bir riyavete göre
hava değişimi için gittiği Ülkü’nde 30 Eylül 1675’te öldü. Sabetay’ın bu kadar
maceradan sonra iddiasından vazgeçerek Müslüman olması arkasından gidenler
arasında şiddetli gazap ve hiddet uyandırmış ve ancak sınırlı sayıda müritleri
asıl Mesih’in göğe çıkıp, Müslüman kıyafetinde dolaşan zatın onun hayali
olduğuna inanarak kendisine sadık kalmışlardır. İşte bunlar Sabetay’ın
vefatından sonra, yalnız zahiri değil aynı zamanda Bâtıni olduğunu iddia eden
ikinci eşi Ayşe kadın etrafında Selanik’te toplanmışlardır. Bunların arasında
Türkler ve Makedonyalılar da vardır. Bu kadın; kendi öz kardeşi Yakup’u güya
mezarından çıkan Sabetay’dan hamile kalıp 12 yaşına erişmiş bir oğlan boyunda
(Yakup) doğurmuş olduğu iddiası ile çıkmıştı.
Yakubilerin (dönmelerin ayrı
bir koludur/cemaatidir.) ve Bevvab Baba’nın zuhur bu kadın, o devirde dünya da
hüküm süren Mesih özlemi şevkiyle Selanik’te oğlunun Mesih şeklinde âlemde
yeniden zuhur ettiğine inanan ve ona Allah imiş gibi tapan birçok taraftar bulabildi.
Bunlar Yakup Sevi’ye İspanyolca “Querido” unvanını takmışlardı. Hepsinin bir
Musevi adı bulunmakta beraber Müslüman adlarıyla çağrılan ve hemen, hemen
tamamıyla İspanya göçmeni Yahudilerden müteşekkil bulunan bu cemaat, cumartesi
günleri ateş yakmamak müstesna olmak üzere, bazı Musevi ibadet ve ayinlerine
sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden tamamen ayrılmış ve onlara “koferim”
(kâfirler) ismini vermiştir. Neşredilmiş bazı dualardan anlaşıldığına göre
ibadet dilleri İbranice, Ladino ve Latinceden mürekkep bir dildedir.
1875-77 seneleri arasında
bir zamanda Selanik’de bir dönmenin tamir edilmek üzere terziye bıraktığı
yeleğin cebinden çıkan bir kağıtda bulunmuş ve ilk defa oradan Selanik
gazetecilerinden Sadi Levy tarafından kopya edilmiş bir vesikaya dayanır. Böyle
tesadüfen ele geçen bir başka vesika da İbrahim Alâeddin Gövsa’nın
Bakırköy’ünde bu cemaate ait bir kız mektebinin müdürüyken, bir kızın defteri
arasında bulduğu İbranice ve İspanyolca Şabbetay Sebi’nin adı ile başlayan bir
besmeledir.
Selanik’te bitişik nizam ve
birinden diğerine kolaylıkla geçilebilen evlerde yaşayan bu cemaat efradının
evlerinden birinde yeşil abajurlu lambaların zayıf ışığıyla aydınlatılmış gizli
toplantı yerleri vardı. “Kahal” denilen bu yerlerde “Payyetan” adlı verilen din
uluları tarafından dualar okunur ve “Ab-bet-din” denilen reisler tarafından
vaaz edilirdir. Bu vaazlarda daima Sabetay’ın adı yüceltilirdi. Hem bu Mesih’in
ve hem Yakup Querido’nun günün birinde ümmetlerini kurtaracaklarını inanışı
üzerinde ısrar olunduğu gibi, genellikle iyiliğe, hayra ve fakire yardıma
teşvik olunurdu ki, çoğu çalışıp zaruret ve ihtiyaç derdinden kurtulmuş bir
halde yaşayan cemaat efradı kendi aralarında fakirlere iş bulurlar ve
çalışmayanlara ise doğrudan doğruya yardım ederek dayanışırlardı.
Kimi kaynaklar dönmeleri üç
zümre halinde inceler. Bunlardan bir görüşe göre:
1. Doğrudan doğruya Sabetay Sevi’ye iman ederler ki,
bunlara “İzmirliler” denilir.
2. Yakup’un taraftarları ki, bunlara “Yakubi” derler.
3. 18. asırda ölen Osman Ağa müritleri ki, bunlara da
“Kuniosos” ismi verilir.
Birinci zümrede ki dönmeler
sakallarını, ikinciler deki dönmeler başlarını tıraş ederler. Üçüncüler ise
sakallarını da saçlarını da tıraş etmezler.
Cemaat içi koltuk savaşları
neticesinde, günün birinde Mustafa Çelebi adlı bir haham İzmirli Yakubileri
böldü. Ayrılan zümre Sabetay’ın ölümünden tam 9 ay sonra Abdurrahman Efendi
adında birinde sulbünden dünyaya gelen “Osman” isimde çocuğun vücudunda
Sabetay’ın göründüğünü, çünkü çocuğun Mesih’in vefatından tam 9 ay sonra doğduğunu,
hâlbuki Yakup’un onun vefatından çok evle doğmuş olduğunu iddia ediyordu. İşte
bu Osman adındaki çocuktur ki, sonradan Osman Ağa – Osman Baba – Osman Bevvap
isimleri ile mezhebin hâkim ve bir dereceye kadar hurafeyi bir şahsiyeti
olmuştu.
Osman Bevvab’ın adına 18.
asırda kurulan zümre, ticaret yoluna girerek, dünya ile temaslarını arttırmış
ve büyük düşünceye, gelişmeye taraftar gibi görüşmüştür. Velhasıl zümreler
arasında iki asır evvelinden başlayan çekişmeler, 19. asırın sonuna kadar kin
ve nefret dalgası içinde cereyan etmiştir ki, birbirleri ile dostane temastan
kaçınmışlar ve birbirlerini küçük görmeye ve alaya almaya kadar varmışlardır.
Bu ayrı ve gayrılık birine mensup bir aşçı veya bakkaldan yiyecek alıp yemek,
diğeri için haram sayılacak kadar ileri gitmişti.
Yakubilerde cemaatin esrarlı
hayatı bir tarikat hayatı vaziyetini koruyordu. Gerçi çocuklar Türk ve Müslüman
olarak terbiye görüyordu. Ortalıkta bir ayrılık ve bir cemaat hayatı bulunduğu
kendilerinden şiddetle gizleniyordu. İzahat isteyen çocuklar ve gençler kati
bir inkâr şeklinde karşılık görüyorlardı. Yakubilerde cemaat esrarını öğrenmek
hakkı, ancak evlenmek ile kazanılırdı. Hâlbuki Osman Baba müritleri, 13 yaşına
gelen çocuklarlarına ibadetleri ve dini merasimleriyle inançlarını
öğretirlerdi.
Son zamanlara kadar bu üç
zümre (Yakubi, Karakaşi ve Kapani olarak anılmaktadırlar.) varlığını korumuş
ama aralarında ki ayrı ve gayrılık devam edip gitmiştir. Kendi içlerinde de
aristokrat – avam ayrımı vardı. Cemaat dışından biri ile (mesela gerçek bir
Müslüman ile) evlenenler aforoz edilirdi. Böyleleri “kararmış”diye anılırdı.
Tabii şimdi bu kural artık kullanılmıyor. Bir sabetayist’in bir Müslüman ile
evlenmesi normal görülüyor.
Bu üç zümreyi 19.asırda üç
ünlü ve zengin aile temsil etti. “İzmirliler” Selanik Belediye Başkanı Hamdi
Bey’in ismine, “Yakubiler” Karakaş ailesine, “Osman Babacılar” ise Kapancılara
biat etmişti. Hepsi eğitime çok önem veriyordu. Selanik’te kurdukları Fevziye
(Şişli) Terakki ve Işık adında açtıkları okullarda üst düzey eğitim
veriliyordu. Meşrutiyete öncülükte, Masonik örgütlenmelerde, İttihat ve Terakki
Partisi içinde hep etkin oldular.
Balkan savaşı ve ardından
gelen göç nedeniyle bu cemaat fiilen dağıldı. Toparlanma çabaları sonuçsuz
kaldı. 1924’te Rüştü Karakaş, Selaniklileri temsilen TBMM’ne verdiği bir
dilekçe ile “Bu gizli cemaat ve mezhebin feshini Türk ve Müslüman nüfusla
harman edilmesini” talep etti. Yeni nesil kendi günah ve kusuru olmadan,
mazinin üstlerine bastığı bu ayrılık damgasından ve işitmeyi hiç sevmedikleri
“Dönme” unvanından bir an evvel kurtulmak istiyordu.
NOTLAR
1.
Not: Yahudi
yazarlar, Sabetay hareketini, merkezi Yahudiliğe toz kondurmadan Osmanlı
İmparatorluğu’na karşı bir hareket gibi gösterirler. Yani “dini olmaktan ziyade
padişahın otoritesine karşı siyasi bir hareket” ve bu hareket Yahudilere karşı
“bugün de var olan güvensizliğin başlangıç miladı” olarak kabul edilir.
2.
Not: 1828-29 yıllarında Bergama civarında dolaşan Mac
Farlane adlı bir seyyah, “Trahalla” adında bir Dönme köyü gördüğünü yazıyor.
Tip itabiriyle Sami ırkına mensup bu köylülerin buraya iş gereği İzmir’den göç
ettikleri tahminini yürütüyor.
3.
Not: Sabetayist aileler genellikle Ege, Akdeniz ve Marmara
bölgesinde çoğunlukla yaşarlar. Tabii şu zaman için ne kadar da asimile
olsalarda hala sabetayist geleneklerini devam ettiren aileler vardır.
Sabetayist aileler genellikle İstanbul ve İzmir’de çoğunluktadırlar. İl ismi
vermek gerekirse; Edirne, Antalya, Manisa, İzmir, İstanbul, Denizli(azınlıkta)
gibi şehirlerde ikamet etmektedirler.
Şimdi gelelim bir diğer konumuza; Sabetayistlerin
mezarlığında ki Bülbülderesinde yatan kişilerin veya mezar taşlarında yatan
soyadların isim listesini vermeye.
NOT: Burada verdiğimiz soyadları
sabetayistlerin mezarlıklarında yatan kişilerin soyadlarından alınmıştır. Tabii
buradaki bütün soyadlarına sabetayist diyemeyiz, içlerinden bazı aileler hatta
çoğu aile asimile olmuş artık tamamen Müslüman olmuşlardır. Hatta içlerinden,
birçok aile desek daha doğru olur; sabetayist kökenli bir aileden geldiğini
bile bilmez. Burada verdiğimiz soyadları Akdeniz, Marmara ve Ege kökenli
soyadlarıdır. Eğer sizin soyadınız varsa ve siz Adıyaman gibi bir şehirde
doğmuşsanız ve kökünüz Adıyaman’sa 3-4 soy ötesi yani siz sabetayist
sayılmazsınız. Ama İzmir'de doğup da 3-4 ceddi izmirde olan ve bu listede
soyadı olan kişinin kökü tamamen sabetayist kökenlidir. Özellikle Marmara, Ege
ve Akdeniz bölgelerinde doğup da soyu bu bölgelerde olanlar tamamen sabetayist
kökenlidir. Tarih araştırmaları yapar iken bu soyadları çıkmıştır karşımıza.
İsteyen kişiye mail yoluyla belge gönderebiliriz.
BÜLBÜLDERESİ KABRİSTANINDA Kİ
MEZAR TAŞLARINDA YER ALAN SOYADLARI LİSTESİ
NOT: (-men), (-man,) (-er), (-ar), (-gen), (-gan), (-an),
(-bay) ve (-el) gibi eklerin sıklıkla ve bir şifre olarak kullanıldığına dikkat
ediniz.
Bülbürderesi Mezarlığındaki (-men) ekli sabetaycı ailelerin
soyadları.
- ANTMEN Ailesi
- DENİZMEN Ailesi
- DİKMEN Ailesi
- DİKMENOĞLU Ailesi
- DİŞMEN Ailesi
- EGEMEN Ailesi
- EKEMEN Ailesi
- GERMEN Ailesi
- GÖKMEN Ailesi
- IDEMEN Ailesi
- IŞMEN Ailesi
- KERMEN Ailesi
- KÖKMEN Ailesi
- ÖĞÜTMEN Ailesi
- ÖZDİKMEN Ailesi
- ÖZMEN Ailesi
- SİRMEN Ailesi
- SÜTMEN Ailesi
- TOPÇİMEN Ailesi
- TÜFEKMEN Ailesi
Bülbülderesi Mezarlığındaki (-man, -an) ekli
sabetaycı ailelerin soyadları
- ACIMAN Ailesi
- AKOSMAN Ailesi
- ARMAN Ailesi
- ATAMAN Ailesi
- CÜMAN Ailesi
- DARMAN Ailesi
- DERMAN Ailesi
- DORMAN Ailesi
- ERMAN Ailesi
- FERMAN Ailesi
- HEKİMAN Ailesi
- KORMAN Ailesi
- ÖZERMAN Ailesi
- PAKMAN Ailesi
- PAKERMAN Ailesi
- SAKMAN Ailesi
- SEZERMAN Ailesi
- SİLMAN Ailesi
- SİRMAN Ailesi
- MAN Ailesi
- SOMAN Ailesi
- TABUMAN Ailesi
- UÇMAN Ailesi
- ULUMAN Ailesi
- YALMAN Ailesi
Bülbülderes Mezarlığındaki (-er) ekli sabetaycı ailelerin
soyadları
- ACUNER Ailesi
- AKDİNÇER Ailesi
- AKER Ailesi
- ALEVER Ailesi
- ALTINER Ailesi
- ATAMER Ailesi
- ATİKER Ailesi
- AYFER Ailesi
- AYKER Ailesi
- AYKOLER Ailesi
- BALER Ailesi
- BAŞARANER Ailesi
- BAŞER Ailesi
- BAYER Ailesi
- BERKER Ailesi
- BİRDER Ailesi
- ÇEÇENER Ailesi
- CEYLANER Ailesi
- CİZER Ailesi
- COŞKUNER Ailesi
- EDGÜER Ailesi
- ERPUL Ailesi
- ERALP Ailesi
- ERALTAN Ailesi
- ERBELGER Ailesi
- ERBİBER Ailesi
- ERBÜTÜN Ailesi
- EREL Ailesi
- EREM Ailesi
- ERER Ailesi
- ERESEN Ailesi
- ERESİN Ailesi
- ERGAY Ailesi
- ERGİN Ailesi
- ERGÜÇ Ailesi
- ERHAT Ailesi
- ERİŞ Alesi
- ERKORKUT Ailesi
- ERKUN Ailesi
- ERKUT Ailesi
- ERLER Ailesi
- ERSUNAY Ailesi
- ERTEDEMİR Ailesi
- ERTEK Ailesi
- ERTEM Ailesi
- ERTETİK Ailesi
- ERTEN Ailesi
- ERŞAHİN Ailesi
- ERŞEN Ailesi
- ERTÜRK Ailesi
- GENCER Ailesi
- GENÇER Ailesi
- GÜNER Ailesi
- KOÇER Ailesi
- NARTER Ailesi
- ÖLÇER Ailesi
- ONBİNER Ailesi
- ÖDER Ailesi
- ÖRER Ailesi
- ÜRER Ailesi
- SAKER Ailesi
- SARIER Ailesi
- SELER Ailesi
- TOKER Ailesi
- YETER Ailesi
- YILMAZER Ailesi
- SUNER Ailesi
- YÖNTER Ailesi
Bülbürderesi Mezarlığındaki (-el)
ekli sabetaycı ailelerin soyadları
1.
AKSEL Ailesi
2.
AKTEL Ailesi
3.
DEMİREL Ailesi
4.
DENEL Ailesi
5.
CÜMBÜŞEL Ailesi
6.
ELÇİN Ailesi
7.
ELÖVE Ailesi
8.
EMSEL Ailesi
9.
EZEL Ailesi
10.
GÖKSEL Ailesi
11.
GERÇEL Ailesi
12.
GÜRDEMİREL Ailesi
13.
GÜRSEL Ailesi
14.
INSEL Ailesi
15.
KANDEL Ailesi
16.
ÖNCEL Ailesi
17.
ÖZBEL Ailesi
18.
SÜREL Ailesi
19.
TUNCEL Ailesi
20.
TÜNEL Ailesi
21.
TÜREL Ailesi
22.
ÜNEL Ailesi
23.
YONSER Ailesi
24.
TÖRÜSEL Ailesi
25.
UĞUREL Ailesi
Bülbürderesi
Mezarlığındaki (-bay) ekli sabetaycı ailelerin soyadları
1.AKBAY
Ailesi
2.BAYDAR
Ailesi
3.BAYDIN
Ailesi
4.BAYKAL
Ailesi
5.BAYTAR
Ailesi
6.ÖZBAYDAR
Ailesi
7.YURTBAY
Ailesi
Ve diğer
Aile soyadları:
1.ACAR
Ailesi
2.AĞAOĞLU
Ailesi
3. AĞA
Ailesi
4. ADAR
Ailesi
5. AKAGÜN
Ailesi
6. AKAL
Ailesi
7. AKALTIN
Ailesi
8. AKAN
Ailesi
9.
AKASLAN Ailesi
10. AKBAŞ
Ailesi
11. AKBİL
Ailesi
12.AKBÖRÜ
Ailesi
13. AKÇİL
Ailesi
14.
AKDURAN Ailesi
15. AKGÜN
Ailesi
16.
AKKANAT Ailesi
17. AKSAZ
Ailesi
18. AKKUM
Ailesi
19. AKOY
Ailesi
20.
AKYEPE Ailesi
21. AKYOL
Ailesi
22. AKYÜZ
Ailesi
23. ALKAN
Ailesi
24. ALFAN
Ailesi
25.
ALPGÜNAY Ailesi
26.
ALSANCAK Ailesi
27. ALTAY
Ailesi
28. ALTIN
Ailesi
29.
AMBARCI Ailesi
30.
ANAFARTA Ailesi
31.
ARASIL Ailesi
32.
ARABACI Ailesi
33. ARCAN
Ailesi
34. ARIĞ
Ailesi
35. ARI
YÖRÜK Ailesi
36. ARSLAN
Ailesi
37.
ARISAL Ailesi
38.
ATAKOL Ailesi
39.
ATALAR Ailesi
40. ATAM
Ailesi
41.
ATATÜR Ailesi
42. ATAY
Ailesi
43. ATEŞ
Ailesi
44. AYKUT
Ailesi
45. AYTUN
Ailesi
46. AYZİT
Ailesi
47.
BABACAN Ailesi
48. BAHA
Ailesi
49. BAKAL
Ailesi
50. BAKAR
Ailesi
51.
BALKAN Ailesi
52.
BALKANLI Ailesi
53. BARAN
Ailesi
54. BARDA
Ailesi
55.
BARUTÇU Ailesi
56.
BASMACI Ailesi
57. BAŞAL
Ailesi
58.
BAŞARAN Ailesi
59. BAŞOK
Ailesi
60.
BAYRAKTAR Ailesi
61. BELGÜ
Ailesi
62.
BELLER Ailesi
63.
BENGİSU Ailesi
64. BERİ
Ailesi
65. BETİL
Ailesi
66.
BEYKONT Ailesi
67. BİBER
Ailesi
68. BİLAN
Ailesi
69.
BİLDACI Ailesi
70. BİLEN
Ailesi
71. BİLER
Ailesi
72. BİLGE
Ailesi
73.
BİLGET Ailesi
74.
BİLGİLİ Ailesi
75.
BİLGÖR Ailesi
76.
BİLİMLİ Ailesi
77.
BİLKUR Ailesi
78.
BİLLİSOY Ailesi
79. BİRBEN
Ailesi
80.
BİRCED Ailesi
81.
BİRCET Ailesi
82. BİREN
Ailesi
83.
BİRİNCİKONUK Ailesi
84. BİROL
Ailesi
85. BİTEK
Ailesi
86. BLEDA
Ailesi
87.
BODUROĞLU Ailesi
88.
BOYSAN Ailesi
89. BÜKE
Ailesi
90. BUMİN
Ailesi
91.
BURSİN Ailesi
92.
BÜYÜKDOĞANAY Ailesi
93. BÜYÜKOL
Ailesi
94.
BÜYÜKTANKAYA Ailesi
95.
BÜYÜKTUNCA Ailesi
96.
CEYLAN Ailesi
97.
ÇAĞDAŞ Ailesi
98.
ÇAĞRICI Ailesi
99. ÇAKIR
Ailesi
100.
ÇALDIRAN Ailesi
101.
ÇAMURAN Ailesi
102.
CANAL Ailesi
103.
CANATAN Ailesi
104.
CANITEZ Ailesi
105.
ÇANKAYA Ailesi
106.
ÇANKAYAOĞLU Ailesi
107.
CANLISOY Ailesi
108.
ÇAVUŞOĞLU Ailesi
109.
ÇELİKKOL Ailesi
110.
ÇENİKÇİ Ailesi
111.
CERCİS Ailesi
112.
CEZZAR Ailesi
113.
ÇİFÇİOĞLU Ailesi
114
CİNOĞLU Ailesi
115.
CİYAVİL Ailesi
116.
ÇIKRIKÇI Ailesi
117.
CÖMERT Ailesi
118.
DAĞLI Ailesi
119.
DAYIOĞLU Ailesi
120.
DEĞERLİ Ailesi
121.
DERTLİ Ailesi
122.
DEVİRDİ Ailesi
123.
DİLBER Ailesi
124.
DİLMAÇ Ailesi
125. DİNÇ
Ailesi
126.
DOLUNAY Ailesi
127.
DORSAY Ailesi
128.
DERTKÖŞE Ailesi
129.
DUHANİ Ailesi
130.
DUMAN Ailesi
131.
DÜNDAR Ailesi
132.
EĞİNLER Ailesi
133. EDİS
Ailesi
133. EDİŞ
Ailesi
134. EHAT
Ailesi
135. EKİN
Ailesi
136.
EKİNCİ Ailesi
137.
EMİLLİ Ailesi
138.
EMİNOĞLU Ailesi
139.
EMSEM Ailesi
140.
ERCAN Ailesi
141.
ERDAL Ailesi
142. EREN
Ailesi
143.
ERENLER Ailesi
144.
ERSİN Ailesi
145.
ESGEÇ Ailesi
146. ESİM
Ailesi
147. ESİN
Ailesi
148.
ESRİGÜN Ailesi
149. ETAN
Ailesi
150.
ETKİN Ailesi
151. EVİN
Ailesi
152.
EVİZİ Ailesi
153.
EVREN Ailesi
154.
EVRENK Ailesi
155.
FELEK Ailesi
156.
FİŞEKÇİ Ailesi
157.
FİKRİĞ Ailesi
158.
GEMİCİ Ailesi
159. GEN
Ailesi
160. GENÇ
Ailesi
161.
GENÇOĞLU Ailesi
162.
GENÇOĞUZ Ailesi
163. GER
Ailesi
164.
GEREN Ailesi
165.
GEVGİLİLİ Ailesi
166.
GİRGİN Ailesi
167.
GÖKÇEN Ailesi
168.
GÖKER Ailesi
169.
GÖKSU Ailesi
170.
GÖKSUN Ailesi
171.
GÖKŞEN Ailesi
172.
GÖKŞİNGÖL Ailesi
173. GÖNÇ
Ailesi
174.
GONCA Ailesi
175.
GÖRÇEK Ailesi
176. GÖRK
Ailesi
177.
GÖRÜNGEÇ Ailesi
178.
GÖZEN Ailesi
179. GÜL
Ailesi
180.
GÜLLECİ Ailesi
181. GÜN
Ailesi
182.
GÜNAY Ailesi
183.
GÜNEY Ailesi
184.
GÜNKUT Ailesi
185.
GÜNSAV Ailesi
186.
GÜNSELİ Ailesi
187.
GÜRATAY Ailesi
188.
GÜRDAL Ailesi
189.
GÜRIŞIK Ailesi
190.
GÜRSAN Ailesi
191.
GÜVENTÜRK Ailesi
192.
GÜZEKİN Ailesi
193.
HARMANCI Ailesi
194.
HACIHİMMETOĞLU Ailesi
195.
HAMARAT Ailesi
196.
HASCAN Ailesi
197.
HAYLAMAZ Ailesi
198.
HISIM Ailesi
199.
HOŞGEL Ailesi
200. HUN
Ailesi
201.
HURŞİTOĞLU Ailesi
202.
HÜROL Ailesi
203.
IÇÖZÜ Ailesi
204.
ILKİN Ailesi
205.
IMİLİ Ailesi
206. IMRE
Ailesi
207.
IMREN Ailesi
208. INCE
Ailesi
209.
İPEKÇİ Ailesi
210.
IRIŞIK Ailesi
211.
IYIBİLEK Ailesi
212. KADI
Ailesi
213.
KADIOĞLU Ailesi
214.
KABAY Ailesi
215.
KAFADAR Ailesi
216.
KAHYA Ailesi
217.
KALYONCU Ailesi
218.
KAPANCI Ailesi
219.
KAPTANA Ailesi
220.
KAPTANOĞLU Ailesi
221.
KARAAKIN Ailesi
222.
KARAASLAN Ailesi
223.
KARAKAŞ Ailesi
224.
KARANFİL Ailesi
225.
KARAOKÇU Ailesi
226.
KARUL Ailesi
227.
KARYÜZ Ailesi
228.
KASAPOĞLU Ailesi
229.
KAVREM Ailesi
230.
KAYATÜR Ailesi
231.
KAYMAK Ailesi
232.
KAYMAKÇI Ailesi
233.
KAZMİRCİ Ailesi
234. KENT
Ailesi
235.
KILIÇÇI Ailesi
236.
KILIÇERLİ Ailesi
237.
KIZILTUĞCA Ailesi
238.
KİBAR Ailesi
239.
KİREÇÇİ Ailesi
240. KOR
Ailesi
241.
KORAY Ailesi
242. KÖSE
Ailesi
243.
KÖSEM Ailesi
244.
KÖSEOĞULLARI Ailesi
245.
KOYUNCU Ailesi
246.
KOYUNCUOĞLU Ailesi
247.
KÖNİK Ailesi
248.
KÖYLÜOĞLU Ailesi
249.
KUBİLAY Ailesi
250.
KUBLAY Ailesi
251. KÜLAHLI
Ailesi
252.
KUNAL Ailesi
253.
KIZILGÜL Ailesi
254.
KUŞCU Ailesi
255.
KURBAN Ailesi
256.
LAÇİN Ailesi
257.
LALELİ Ailesi
258.
MADRA Ailesi
259.
MALTA Ailesi
260.
MAYADAĞ Ailesi
261.
MELEK Ailesi
262.
MESCİ Ailesi
263.
MESCİOĞLU Ailesi
264.
MESCİYE Ailesi
265.
MESTÇİ Ailesi
266. METE
Ailesi
267.
MİNİSKER Ailesi
268.
MORAN Ailesi
269.
MÖREKLİ Ailesi
270.
MÜFTÜOĞLU Ailesi
271.
MUTLU Ailesi
272.
MISIRLI Ailesi
273.
MISIRLIOĞLU Ailesi
274.
NASIR Ailesi
275.
NAZLI Ailesi
276.
NEVBER Ailesi
277.
NİLLİ Ailesi
278.
NÖVBER Ailesi
279.
NURTOPU Ailesi
280. ÖGE
Ailesi
281. ÖĞET
Ailesi
282. ÖĞÜT
Ailesi
283. OGAN
Ailesi
284. ONUR
Ailesi
285. ÖNÜR
Ailesi
286. ORAY
Ailesi
287.
ORTAÇ Ailesi
288.
ORUNTAK Ailesi
289.
OYMAK Ailesi
290.
ÖTGÜNÇ Ailesi
291.
ÖZALTAN Ailesi
292.
ÖZANT Ailesi
293.
ÖZARAL Ailesi
294.
ÖZATAY Ailesi
295.
ÖZBABACAN Ailesi
296.
ÖZBİLEK Ailesi
297.
ÖZBİLGİN Ailesi
298.
ÖZBİRİCİK Ailesi
299.
ÖZKAN Ailesi
300.
ÖZCENGİZ Ailesi
301.
ÖZÇUBUKÇU Ailesi
302. ÖZDAL
Ailesi
303.
ÖZDEMİR Ailesi
304.
ÖZDEMİRLER Ailesi
305.
ÖZDEN Ailesi
306.
ÖZDİREN Ailesi
307. ÖZEN
Ailesi
308. ÖZER
Ailesi
309.
ÖZERDEM Ailesi
310.
ÖZEREN Ailesi
311.
ÖZGEN Ailesi
312.
ÖZGİRGİN Ailesi
313.
ÖZGÖRENER Ailesi
314.
ÖZGÜL Ailesi
315.
ÖZMETE Ailesi
316.
ÖZTAŞ Ailesi
317.ÖZVER
Ailesi
318. PAKELLİ
Ailesi
319.
PAKİN Ailesi
320 PAKOY
Ailesi
321.
PAKSEVER Ailesi
322
PAKSOY Ailesi
323.
PAKYÜZ Ailesi
324.
PALACAN Ailesi
325.
PAMUK Ailesi
326.
PAYZIN Ailesi
327.
PEKİN Ailesi
328.
PEYMANÇAKIR Ailesi
329. SAĞ
Ailesi
330.
SALDAK Ailesi
331.
SALMA Ailesi
332. SAN
Ailesi
333.
SANCAKTAR Ailesi
334.
SANDALCI Ailesi
335.
SANTUR Ailesi
336.
SARGUN Ailesi
337. SARP
Ailesi
338.
SARIDENİZ Ailesi
339.
SATKIN Ailesi
340.
SAYGIN Ailesi
341.
SAYGUN Ailesi
342.
SEFEROĞLU Ailesi
343.
SELEM Ailesi
344.SERPEN
Ailesi
345.
SERPİL Ailesi
346.
SEVAL Ailesi
347.
SEVAND Ailesi
348.
SEVER Ailesi
349.
SEVİŞ Ailesi
350.
SEYAL Ailesi
351.
SEYDİ Ailesi
352.
SEYNUR Ailesi
353.
SEZEN Ailesi
354.
SEZGİN Ailesi
355.
SİRMAY Ailesi
356.
SOFYALILAR Ailesi
357.
SOLAKOĞLU Ailesi
358.
SOMAY Ailesi
359.
SOMER Ailesi
360.
SONAL Ailesi
361.
SONANT Ailesi
362.
SOYARSLAN Ailesi
363.
SOYDAN Ailesi
364.
SOYSAL Ailesi
365.
SUNAM Ailesi
366.
SUNTAY Ailesi
367.
SUNTEKİN Ailesi
368.
SÜSER Ailesi
369.
SÜSLÜOĞLU Ailesi
370.
SUSMUŞOĞLU Ailesi
371.
ŞENCAN Ailesi
372.
ŞENSOY Ailesi
373.
ŞAHİNALP Ailesi
374.
ŞAMLIOĞLU Ailesi
375.
ŞİŞLİ Ailesi
376.
ŞUHUBİ Ailesi
377. TALU
Ailesi
378.
TAMEL Ailesi
379.
TAMTÜRK Ailesi
380. TAN
Ailesi
381.
TANCA Ailesi
382.
TANGÜNER
383.
TANIR Ailesi
384.
TANGA Ailesi
385.
TANGI Ailesi
386.
TANKAYA Ailesi
387.
TANSU Ailesi
388.
TAMEROĞLU Ailesi
389.
TOGAY Ailesi
390.
TOKAY Ailesi
391.
TOKSES Ailesi
392.
TOKGÖZ Ailesi
393.
TONER Ailesi
394.
TOPARLAK Ailesi
395.
TÖREDİ Ailesi
396.
TUĞLAN Ailesi
397.
TUĞLAY Ailesi
398.
TUĞTEKİN Ailesi
399.
TUNCELLİ Ailesi
400.
TUNCER Ailesi
401. TUR
Ailesi
402.
TURAÇ Ailesi
403.
TÜREDİ Ailesi
404.
TURHAN Ailesi
405.
TÜRKÖLEMEZ Ailesi
406.
TÜZECAN Ailesi
407.
UÇKAN Ailesi
408.
ÜLGEN Ailesi
409.
ÜLGER Ailesi
410.
ÜLKENLİ Ailesi
411.
ULUKUT Ailesi
412. ULUÖZ
Ailesi
413.
ULUSAN Ailesi
414.
ULUSKAN Ailesi
415.
ULUSOY Ailesi
416.
ULUTAŞ Ailesi
417.
ÜNLÜSOY Ailesi
418. URAS
Ailesi
419.
ÜRKÜN Ailesi
420. ÜRÜN
Ailesi
421.
USMANGİL
422.
ÜSTÜNGÖR Ailesi
423. UŞEN
Ailesi
424.
ÜZENLİ Ailesi
425.
VERAL Ailesi
426. YAL
Ailesi
427.
YALINÇETİN Ailesi
428.
YALTI Ailesi
429. YASA
Ailesi
430
YASSITEPE Ailesi
431.
YAYALAR Ailesi
432.
YAZGAN Ailesi
433.
YENEN Ailesi
434.
YEŞİLDAL Ailesi
435.
YUVALIOĞLU Ailesi
436.
YÜCESAN Ailesi
437.
ZADİŞ Ailesi
438.
ZEYBEK Ailesi
439.
ZEKAVET Ailesi
440.
ZEREN Ailesi
441.
ZORLUKOL Ailesi
442.
ZORLUUYSAL Ailesi
Bülbürderesi mezarlığının toplamda 4 tane giriş kapısı
var.
Bir
tanesi deniz tarafına bakıyor. Bu kapı devamlı koruma altında. Giriş çıkışlar
kontrollü. Fevziye Hatun Camii’nin hemen sağ tarafında biraz içeride yer
alıyor. Ana giriş burası. Girişin hemen sağında Müslüman mezarları göze
çarpıyor. Ancak toprak patika yolu takip ettiğiniz zaman az ileride Sabetaycı
mezarlı başlıyor
İkinci
giriş ise, Selanikliler Sokağı’nın yokuşunda, az ileride hemen dönemeç
başlangıcı olan yerde solda. Bu kapı ise saat 16:00 gibi kapatılıyor. Bu
girişten araba ile giriş yapılabiliyor. Daha doğrusu, vasıta ile girilebilecek
tek giriş burası. Girişte sağ ve solda Müslüman ve Sabetaycı mezarlı kare olarak
yer alıyor. Ama genelde Sabetaycı. Buradan girişle yol sağa kıvrılıyor ve az
ileride de Sabetaycı mezarları tüm ihtişamlarıyla yerlerini alıyorlar. Solda
ise sinagog görevi gören o meşhur derme, çatma kulübe var.
Üçüncü
giriş ise, küçük bir kapıdan. Burası ne hikmetse devamlı kapalı ve kilitli.
Burası mezarlığın Selanikliler Sokağına bakan yönünde değilde, diğer yönde; bir
başka deyişle Parkın içinden ilerlediğiniz zaman önünüze çıkan ilk sokaktan
sağa saptığınızda göreceksiniz. (Oto tamircisinin hemen yanında.) Bu kapı direk
olarak Sabetaycı mezarlıklarına açılıyor.
Dördüncü
giriş ise, biraz tepede. Buraya hem 3.kapının oradaki sokağı izleyerek; hem de
diğer yönden (Selanikliler Sokağından) gelebilirsiniz. Ancak her iki ihtimalle
de yokuş tırmanmanız şart. Bu kapıdan da eskiden vasıtayla giriş
yapılabiliyormuş ancak şimdi kullanılmıyor ve 24 saat kapalı. Kapıdan içeri
baktığınızda, görüş mesafesinin iyi olduğu zamanlarda az ileride Osman
Nevres’in (Hasan Tahsin) mezarını görebilirsiniz. Ancak kendisi orada değilmiş.
Gerçek mezarı İzmir’deymiş. Kapının en önünde ise şimdilik “Eralp” ailesi
yatmakta. Buraya ek bir bilgi yazıyorum: Eğer gözleriniz uzağı iyi
görebiliyorsa ileride gördüğüm kadarıyla Ege ve Akdeniz eşrafından Kurban
ailesinin fertleri yatmakta. Ama çoğu mezarlar yıkık ve dökük. Artık pek
uğranılan yer değil. Veya bazı ailelerin fertleri Sabetaycı geleneklerini
unutup artık tamamen Müslüman olmuşlar. Veya bazıları hala devam ettiriyor ama
mezarlıklara pek uğradıkları yok. Bu kapının girişinin sağ tarafında eskiden
metruk ufak bir kulübe vardı. Çok affedersiniz ama tuvaletten bile beter bir
yerdi. İnek bağlasanız durmazdı. Şimdilerde ise, orayı düzenlemişler. Üstünde
bir taş yazmışlar: “Bülbürderesi Mezarlığı Koruma Derneği”(!)
Sorarım
sizlere; Türkiye’de hangi mezarlığın koruma derneği var? Hangi mezarlıklara
giriş ve çıkışlar devamlı kontrol altındadır. Hangi mezarlıkların çoğu
girişleri devamlı olarak koca kilitlerle kapalıdır? Sorarım sizlere?